top of page
Yazarın fotoğrafıBatuhan Rözet

AKŞENER'İN ÜÇÜNCÜ YOLU

Türkiye'de son seçimde yaşanan fiyasko, muhalefetin kapsamlı bir dönüşüme ihtiyaç duyduğunu gösterdi. CHP'nin liderlik değişimi ve İYİ Parti'nin radikal bir kararla 'Hür ve Müstakil' siyasete soyunmasıyla başlayan 'Üçüncü Yol' çabası, siyasi sahneye taze bir soluk getirme iddiasında.

Ancak, bu hamlelerin yerel seçimlerde karşılaşacakları zorluklar ve iktidarın terörle ilişkilendirme çabaları, muhalefeti çetin bir sınavın beklediğini gösteriyor.


Mayıs 2023 seçimlerinde muhalefet, büyük umutlar beslemesine rağmen, sonuçlar tam bir fiyaskoya dönüştü. Cumhur İttifakı parlemento seçimlerini kazandı ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan, çok küçük bir farkla ikinci tura kaldı ve ikinci turu rahat bir biçimde kazandı. Seçimlerin neticesinde toplumsal muhalefet büyük bir buhrana girdi. CHP, sancılı kurultay sürecinin ardından genel başkanlığı Kemal Kılıçdaroğlu'nun elinden alarak, Özel-İmamoğlu liderliğindeki genç ekiplerle yeni bir döneme girdi.


Ancak İyi Parti, parti içindeki hesaplaşmaları yapmadan "Hür ve Müstakil İYİ Parti" sloganıyla tüm bölgelerde aday çıkartacağını açıkladı.


Türkiye'de son on yılda giderek belirginleşen iki kutuplu siyaset, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lehine işliyor. Sağ milliyetçi muhafazakar kesimin büyük çoğunluğu, %60-%65 arasında bir toplumsal tabana sahipken, sol seküler seçmen grubu %35-%40 bandında kalmaktadır. Bu matematiksel dengenin, sağ seçmen grubunun bir araya gelmesi durumunda neredeyse yenilmez hale gelmesine neden olduğu gözlemleniyor. Üstüne, HDP gibi terörle irtibatlı bir parti ile yapılan ittifak, sağ seçmeni iyiden iyiye birleştirmektedir.


Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi, sağ seçmeni motive etmiş, ancak Türkiye'deki bloklar arası oy geçişliliğinin zayıf olduğu gerçeğini unutmuş gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu, İYİ Parti, DEVA ve Gelecek Partisi gibi sağ tandanslı partilerle kurulan ittifaklarla bu eksikliği kapatmaya çalışmıştı. Ancak seçim sonuçları, Türkiye'de bloklar arası oy geçişliliğinin olmadığı görüşünü bir defa daha doğruladı. İYİ Parti, CHP'nin genel seçimdeki muhalefet liderliğini değerlendirirken, sağ seçmenle arasındaki belirgin ayrımın daha da derinleştiğini fark etti. Parti, kendi seçmen kitlesindeki CHP ile yaşanan görüş ayrılıklarını göz önüne alarak, Hür ve Müstakil İYİ Parti ilkesini benimseyerek yeni bir serüvene yöneldi. Bağımsız bir duruş sergileyerek merkeze yürüyüşünü vurgulayan parti, geniş bir seçmen kitlesine hitap etme stratejisinin altını çiziyor.


Üçüncü Yol

Üçüncü Yol'un Türk siyasi sahnesindeki tarihini, Mareşal Fevzi Çakmak'ın, Millet Partisi'nin kuruluşuna kadar götürmek mümkündür. 20 Temmuz 1948'de resmi olarak kurulan Millet Partisi (MP), o dönemde hem iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) hem de muhalefetteki Demokrat Parti'ye (DP) karşı bir alternatif oluşturmayı amaçlıyordu. MP'nin ilk genel başkanı Hikmet Bayur, parti kuruluşunun gerekçelerini açıklarken, CHP iktidarının ve DP muhalefetinin benzer özelliklere sahip olduğunu savunuyor ve her iki partiyi eleştirilerini bu temelde yapıyordu. Bu anlayışa göre, halk CHP yönetiminden sıkılmış, ancak DP de muhalefet rolünü etkili bir şekilde yerine getiremiyordu. Bu eleştiri daha sonra Türk siyasetinde yeni bir alternatif oluşturan diğer partilerin ortak söylemi haline geldi.


(Cumhuriyetçi) Güven Partisi'nden 1960'ların sonlarına kadar, ardından 1970'lerin Milliyetçi Hareket Partisi'ne, Millî Selamet Partisi'ne, Demokratik Partisi'ne ve 1990'ların Refah Partisi'ne kadar, ana akımın dışında kalan tüm partilerde bu söylemi gözlemlemek mümkündür. Temelde, siyasetin toplumu bölücü bir çıkmaza sürüklediği ve iki ana partinin de yetersiz olduğu düşüncesi, Üçüncü Yol çabalarının önemini vurgulamıştır. Bu nedenle, siyasetin kendi içinde rekabetçi bir kimlik kazanabilmesi için yeni girişimlerin zamanla ortaya çıkması kaçınılmazdır.


Tam bu sırada İyi Parti'nin yönetiminin her seçim bölgesinde kendi adayını çıkaracağını ve hür, müstakil bir siyaset izleyeceğini açıklaması, Türk siyasetinde her zaman var olan çift kutuplu yapıya yeni bir soluk getirme çabasıdır. İYİ Parti'nin bu yaklaşımı, siyasetteki geleneksel yapıları aşarak, her bölgede kendi adaylarını öne sürerek, bağımsız bir siyaset anlayışını vurgulaması yoluyla dikkat çekiyor. Bu, Türkiye'nin siyasi sahnesinde uzun süredir devam eden çift kutuplu sistemi zenginleştirmeyi amaçlayan önemli bir adımdır. Ancak İYİ partinin aldığı kararın arkasında durup politikaya devam edeceği hala kesinlik kazanmamıştır.


Üçüncü Yol, siyasi yelpazenin sağ ve sol kesimlerini reddederek bir ara nokta oluşturmaya yönelik bir stratejidir. Türkiye gibi kutuplaşmanın yoğun olduğu bir toplumda, Üçüncü Yol'un açılması, İYİ Parti için ciddi zorluklar doğurabilir. Yerel seçimlerde, İYİ Parti'nin karşılaşacağı sınav önemlidir; kutuplaşmış muhalif seçmen, gücünü CHP çatısı altında birleştirmeye eğilim gösterebilir. Bu zorluğun üstesinden gelmenin yolu, tutarlı bir siyaset dilini oluşturmaktan geçer. İYİ Parti'nin, toplumun geniş bir kesimini kucaklayacak ve farklı siyasi eğilimlere hitap edebilecek bir söylem geliştirmesi, Üçüncü Yol'u başarıyla inşa etmesi için kritik öneme sahiptir.


İYİ Parti'nin Üçüncü Yol siyasetinin muhalif taban tarafından benimsenmesi CHP'yi yerel seçimde bekleyen tehlikeler arasındadır. Ayrıca şunu söylemek gerek ki, İYİ Parti'nin ittifak içinde olduğu sürece CHP'nin terörle ilişkilendirilmesi zordu. Ancak, İYİ Parti'nin siyaset sahnesinden çekilmesiyle birlikte, iktidarın terör üzerinden yürüttüğü siyaset dilinin toplum tarafından daha kabul görebileceği bir ortam oluşacaktır. Yani, İYİ Parti'nin etkin olduğu dönemde, CHP'nin terörle bağlantılı olarak gösterilmesini engelleyen bir denge vardı. Ancak, bu denge kaybolduğunda, iktidarın CHP'yi doğrudan terörle ilişkilendirme çabalarının daha etkili olabileceği bir durum ortaya çıkacaktır. Bu durum da, CHP’yi yerel seçimlerde oldukça zor duruma sokacaktır.

Comments


bottom of page