Almanya’da 23 Şubat 2025 tarihinde gerçekleşen seçimlerde CDU/CSU yani Hristiyan Birlik Partileri seçimi birinci parti olarak tamamladı. Oyların %28’ini alarak önemli bir başarıya imza atarak hükümeti kurma rolündeki en önemli aktör olacaklar kuşkusuz.

AfD’nin ise %20’lik bir oy ile ikinci parti haline gelmesi Avrupa’da endişelere sebep oldu. Aşırı sağ partilerin Avrupa’da yükselişinin devam ettiğini görüyoruz ve bu yükselişin Almanya’da olmaması için birçok parti birbirlerine AfD ile koalisyon yapmayacaklarına dair söz vermişlerdi. En sol partiden en sağ partiye kadar tüm partiler göçmen sorununu partilerinin gündemine aldı ve AfD’nin yükselişini bu şekilde durdurmaya çalıştılar fakat pek de başarılı oldukları söylenemez. Mevcut hükümet ise %16,4 oy olarak tarihinin en düşük oy oranlarından birini aldı. Olaf Scholz önderliğinde SPD yani Sosyal Demokratlar, kurulacak olan hükümetin bir parçası olabilecek mi ilerleyen günlerde göreceğiz. Peki tüm bu sonuçların ardından beklenen gelişmeler neler? Gelin bunları 3 başlık altında ele alalım.
1-) Seçimlerin Türkiye’ye Etkisi Nasıl Olur?
CDU/CSU partisinin lideri Friedrich Merz, Merkel’in izlemiş olduğu politikaları izleyip açık kapı politikasını izler mi veya Türkiye’den gelen göçlere karşı bir önlem alır mı? Bu soruların yanıtı henüz belli olmasa da yapılan açıklamaları referans aldığımız zaman, Merkel’in bu konuda ciddi şüpheleri var. Özellikle AfD’nin bu denli güç kazanmasının ardında yatan göçmen krizi, CDU/CSU partisinin de başlıca izlediği politikalardan birisi haline gelmişti. Bu sebepten ötürü AfD’nin sert açıklamalarının aksine yine göçmen karşıtı fakat daha yumuşak bir tutum aldılar. Dolayısıyla, göçmenlere karşı bir önlem alacakları öngörülüyor. Bunun haricinde, dış politikada Türkiye’ye Merkel’in bıraktığı çizgide bir politika izleyeceklerini ve Türkiye ile göçmenler konusunda anlaşmalar sağlanabileceğini düşünüyorum.
2-) AfD’nin Doğu Almanya’daki Başarısının Başlıca Nedenleri Nelerdir?
AfD’nin özellikle Doğu Almanya bölgesinde kurduğu üstünlük bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Bildiğiniz üzere bir ülkede herhangi bir kriz olması halinde milliyetçilik artışa geçer, Almanya’da ise özellikle son zamanlarda artış gösteren göçmen temelli terör saldırıları ve göçmenlerin sağlamış olduğu uyumsuz hareketler bunların başlıca sebepleri arasında yer almaktadır. Doğu Almanya bölgesinin ekonomik olarak Batı Almanya’dan geri kalması ve pandemiden sonra konut kriziyle beraber enflasyonun da baş göstermesiyle birlikte Doğu Almanya bölgesinin bu ufak çaplı ekonomik sorunlardan Batı Almanya bölgesine nazaran daha çok etkilenmesi, AfD’nin bu bölgede oy potansiyelini artırmasının en önemli sebeplerinden birisi olmuştur.
Bir diğer önemli etken ise Elon Musk ve ABD etkisidir. Çok net bir şekilde görüldü ki AfD’nin göçmen politikalarına karşı tutumu Trump’ı ve Elon Musk’ı memnun etmiş. Trump yaptığı açıklamada da AfD’yi bu konuda tebrik etmişti. Seçim kampanyası sürecinde ise Elon Musk gerek attığı tweetlerle gerek yaptığı açıklamalarla sürekli olarak Afd’yi desteklediğini bildirmişti, görünen o ki bu kampanya başarılı olmuş ve AfD’nin aldığı oylar artış göstermiştir.
3-) Seçimlerin Göç Politikasına Etkisi Nasıl Olur?
Burada esas etkili olan konu, hükümetin hangi partiler arasında kurulacağına bağlı olarak değişkenlik gösterecek. Şayet, hükümet CDU/CSU ve AfD arasında kurulursa bütün dengelerin alt üst olacağı bir senaryo bizleri bekliyor olur. Fakat CDU/CSU net bir şekilde AfD ile koalisyon yapmayacaklarına dair söz verdi, dolayısıyla kurulacak yeni hükümetin başında SPD ve CDU/CSU’nun olacağı öngörülüyor. Birbirlerini dengeleyecekleri için bu iki partinin hükümet kurması durumunda göçmenlere karşı sert bir tutum sergilemeyeceklerini kanaatindeyim fakat bazı değişikliklerin de olabileceği aşikâr çünkü halk net bir şekilde mesajı verdi.
Sonraki seçimlere kadar olan süreçte herhangi bir şey değişmezse ve göçmen krizi daha da büyürse bu sefer AfD’nin koalisyonda dışarıda bırakılması söz konusu bile olamayacağı bir tablo bizleri bekleyebilir. Ne Merkel döneminde olduğu gibi bir “Açık Kapı Politikası” ne de AfD’nin göçmenlere karşı sert tavrının gerçekleşmeyeceği, daha ortada bir göçmen politikası izleneceği öngörülüyor.
Yorumlar