top of page

DEMOKRASİ ŞÖLENİ Mİ, LİNÇ FESTİVALİ Mİ?

Demokrasi, adı üstünde; halkın kendi iradesiyle yönetime katılmasıdır. Ama galiba biz bu tanımı sadece işimize geldiğinde hatırlıyoruz. Bugünlerde demokrasi söylemleriyle ortaya çıkan bazı kesimlerin, pratikte tam tersini yaptıklarına şahit oluyoruz.

“Düşünceye, inanca saygı duyalım” diyenler, kendilerinden olmayanları “koyun” diye yaftalıyor. Bu ne yaman çelişkidir? Hani farklılıklara hoşgörüydü, çoğulculuktu, kapsayıcılıktı? Yapmayın dediğiniz her şeyi, gözü kapalı yapmıyor musunuz?


Kardeşlik türküleri nereye kayboldu?

Hani “herkesi kucaklıyoruz” diyordunuz ya… Peki gören var mı gerçekten ellerini açıp kucaklayan birini? Yoksa gözlerimizi mi kapattık, polislere saldıranları görmemek için?


Sözüm ona “öğrenci” diyerek sahip çıkılan kişilerin, bazı terör yapılanmalarının söylemleriyle birebir örtüşen tavırları da cabası. Gerçekten mazlum olanlara diyecek tek kelimem yok; onlara saygım sonsuz. Ama bu söylemler üzerinden sahte bir mağduriyet yaratmanın da kimseye faydası yok.


“Demokrasi şöleni yaşatacağız” diyerek yola çıkanlar, ne yazık ki karşıt görüştekilere saldırmayı alışkanlık hâline getirmiş durumda. Bu gidişat, açık söyleyeyim, hiç ama hiç iyi değil. Hani siz “okumuş”, “bilinçli” bireylerdiniz? Karşı tarafı “cahil” olmakla suçluyordunuz ya… Peki, cahili dışlamak mıdır demokratik bir tutum?


Bu davranış biçimiyle, çok net söylüyorum, yüz yıl geçse de bir arpa boyu yol alamazsınız.

Korktuğumuz en büyük tehlike nedir? Dini kullanarak siyaset yapanlar değil midir?

Peki ya siz? Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adının arkasına sığınıp aynı yöntemlerle siyaset yapanların, onlardan ne farkı kaldı?


İkisi de aynı şeydir gözümüzde:

Birinin dini araç yapması ne kadar yanlışsa, diğerinin Atatürk’ü araçsallaştırması da o kadar yanlıştır.


Bu ülke sağduyusunu kaybederse, hepimiz kaybederiz.

Gerçek demokrasi, karşıt görüşe tahammülle başlar. Aksi hâlde sadece bir etiket olur, içi boş bir kavramdan ibaret kalır.

Comments


bottom of page