Herkesin JİTEM deyince aklına ilk gelen isim Arif Doğan... Karmaşık bir siyasi zeminde, Devletin PKK’ye karşı sert stratejik hamlelerinin olduğu bir dönem. Sokaklarda kimlik hüviyeti nöbeti tutan Hizbullah ve PKK. 1987’de artık bu sahaya inmeye hazır JİTEM!
Tüm derinliği, karanlığı ve yer altında gezenleriyle JİTEM!
İçişleri Bakanlığı'nın onayı olmadan ve Genelkurmay Başkanlığı'ndan görüş alınmadan kurulan JİTEM ya da diğer adıyla Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı,27 Ağustos 1987 ‘de Jandarma Genel Komutanlığı'nın kendi insiyatifiyle kurulan ve terörle mücadele kapsamında faaliyet yürüten bir oluşumdur.
Devletin içerisinde başka bir derin devletin emirleri nasıl uygulanıyordu? PKK ile mücadelede asker ve mevcut birimler yeter değil miydi? Neden bu oluşuma ihtiyaç duyuldu? İşte burası önemli çünkü ihtiyaç kelimesi ile buyurun devam edelim...
Doğu ve Güneydoğu’da, PKK ve yan kuruluşları ile mücadelede eksik parçalar vardı. PKK’nin adımları TSK’nın mücadele yoluna taşlar döşüyordu. Çatışmalar sahada yeteri kadar şiddetli yaşanıyordu. Ama eksik parça aslında PKK’ya karşı sağlam bir istihbarat birimi kurulmasıydı. Doğu ve Güneydoğu’da istihbarat istenilen seviyede değildi. Bu istihbarat biriminin gizli olması demek, aslında içerisine alınacak olan ordu ve ekibinde gizli olması demekti. Derinlik burada başladı, sivil bir ordu kurulmalıydı ama bunun insiyatifini kim alacaktı?
Türkiye’nin NATO ile doğrudan bağlantısı olan yapılanmaları mevcuttu. Bu bağlantıda olmayan tek yapılanma Jandarma teşkilatıydı. PKK ile istihbarat toplamak için dış yabancı güçlerin müdahalesine takılmadan Jandarma istediği gibi bilgi toplayacaktı.
PKK başta olmak üzere ortaya çıkan Kürt Hareketleri; ÖSP, KADEP, Hak-Par, DDKD vb. ile mücadelede daha dinamik bir güç olarak ilerlemek için kurulan bazı sistemsel yapılar vardı. Bunlardan biri koruyuculuk, diğeri Jandarma İstihbarat Amirlikleri.90’lı yıllarda koruyuculuk sistemi kurulmuştur. İstihbarat ile PKK’ye doğrudan giden lojistik desteğin önüne geçilmiştir. Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı Teşkilatı tarafından da çeşitli bölgelerde Amirlikler kuruldu. İlk olarak alınan istihbaratlar doğrultusunda kaçakçılık ile mücadele edilirken, sahada operasyonel çalışmalarda daha sonradan siyasi olaylara müdahale etmeye başlanmıştır.
Eylemler hızla devam ediyor, PKK’nin stratejik ortakları ile beraber ihanet sarmalındaki kanlı saldırıları giderek artıyordu. Jandarma, istihbarat alarak operasyon düzenlemesi bu topyekun mücadelede yeterli değildi. Mücadelede akamete uğramak kabul edilemezdi.
Burada devreye ''Güneydoğu’nun Kara Kutusu'' Arif Doğan ve onunla beraber Cem Ersever ve Veli Küçük giriyor.
Jandarma Genel Komutanı Burhanettin Bigalı, Orgeneral Mehmet Adnan Doğu, Orgeneral Fikret Oktay 1986’da JİTEM’İ kuruyor ve teşkilatın başına Binbaşı Arif Doğan’ı getiriyor. Teşkilatın yönerge imzasını da dönemin İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut atıyor.
Arif Doğan : göreve neden seçildiğimi bilmiyorum, ama Doğu ve Güneydoğu’da çok uzun süre görevde bulundum. Kürtçe biliyorum, bölgeye hakimiyetim var.21 yıl şark hizmetim bulunuyor.
Bu yüzden seçilmiş olabileceğini öne sürüyor. İmzalanan yönergede yer alan madde ile Jandarma sınırları genişletiliyor. Polis bölgesinin yetkileri de alınarak kırsaldan şehire tek mücadele amacıyla JİTEM boy göstermeye başlıyor.
JİTEM'in Teşkilat Şeması Nasıl İlerliyordu?
Arif Doğan grup komutanlığı görevine getiriliyor. İlk etapta Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı kuruluyor. Güneydoğu ve Doğu bölgesinde tüm birimlerden istihbarat yapılanması kuruluyor. İlk etapta istihbarat birimi askerden oluşturulmuştu. İkinci etapta ise JİTEM ismini yani Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele grup komutanlığı olarak devam edildi. İkinci etabın sınırlarına on bin kişiden oluşan sivil bir ordu da dahil edildi. Bu orduda yer alan siviller kod adlarıyla kayıtlı birer muhbirdi. ''PKK’ya karşı JİTEM aynı zamanda siviller olarak da mücadele etti.'' Şunu da belirtelim, JİTEM timi askerlerden oluşuyordu. Daha sonra sınırlarını genişletip polis ve siviller alındı. Bu orduda yer alanlar iller bazında kayıtlı ve görev alanları Türkiye’nin geneli olarak belirleniyor. Tüm ordudan Arif Doğan sorumluydu. Ordu diye hitap ediliyor. Ordu nedir? ''Genellikle egemen devlet tarafından resmi olarak yetkilendirilir ve muhafaza edilir, üyeleri farklı askerî üniformalarıyla tanımlanabilir.'' derin devletin yetkileri ile resmi bir ordu mu kuruldu? Genelkurmay çoğu kez iddiaları kabul etmedi. Ama JİTEM’in varlığı inkar da edilmedi.
Yukarıda ihtiyaç kelimesine vurgu yaptık. Jandarma Kıdemli Binbaşı Cem Ersever, JİTEM’in ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıktığını ifade ediyor. Ersever ''İnceleme raporu'' yazıyor. Burada Jandarmanın iç güvenlik faaliyetlerini daha geniş kapsamlı bir zeminde sürdürülebilmesi için JİTEM’in kurulmasının bir ihtiyaç olduğunu ifade ediyor.
JİTEM alınan istihbarat ile ölüm bölgesi belirliyor ve harekete geçiyordu. JİTEM, metropolde sadece istihbarat ile hareket ediyor. Alınan bu istihbarat ile de arazide çatışıyordu.
Pekala, bu haberleşmeler nasıl sağlanıyordu? JİTEM ordusu, siviller, muhbirler ile nasıl iletişime geçiyordu? Silahlar mesela nerelerden temin ediliyordu? Görevli Albaylar, Komutanlar ile nasıl iletişim kuruluyordu?
Grup Komutanı Binbaşı Arif Doğan: kullanılan silahlar, telsizler, tüm ekipmanlar devletten sağlanıyordu. Şifreli kodları telsiz aracılığı ile ilettiklerini, koordinatları belirlediklerini ifade ediyor. Devlete ait kaynakların kullanıldığını ifade ediyor. JİTEM ordusuna mensup olanlar 22-30 yaş arasında ve her bölgeden sağlam koordinat, bilgi verebilecekler arasından seçiliyordu.
Binbaşı Ersever’in dediği gibi JİTEM ihtiyaç için mi kuruldu? PKK ve yan kuruluşlarının lojistik ve dış güçlerden aldığı desteği gizli bir elden yok etmek için mi ortaya çıktı?
Hizbullah’ın 1991 yılında ortaya çıkışı ile beraber, PKK’yı ''hizbüşşeytan'' ilan edip cihada hazırlanması hız kazandı. Sokaklarda PKK ve Hizbullah çatışması her gün artarak devam etti. Hizbullah ve PKK‘nin şehirlere özellikle de Güneydoğu bölgesine yerleşmesi ile çatışmalar alev aldı. Diyarbakır, Batman, Cizre, Silvan'da Hizbullah geniş kitleler halinde yayılmaya başladı. İşte bu noktada faili meçhul cinayetler başladı. Bir yandan JİTEM ordusu tüm hatları ile ölüm bölgesine operasyonlar düzenliyor, bir yandan Hizbullah PKK’yı gafil avlamaya, infazlar düzenlemeye devam ediyordu. Sokaklar, çatışmalar karmaşık bir hal almaya başladı. Faili meçhul cinayetlerin tamamen kime, nerede, ne amaç ile işlendiği ayırt edilemez bir hal aldı.
PKK’nin yabancı ülkelerden silah ve patlayıcı temin ettiği bilinen bir gerçekti. Ellerinde Amerika’dan destek aldığı iddialarını doğrulayan bir mühimmat bulunuyordu. Patlayıcılar Türkiye’ye:
''Ağırlıklı olarak Van/Başkale ,Hakkari/Çukurca, Şırnak/Uludere-Silopi, Şanlıurfa/Suruç, Gaziantep/İslahiye, Kilis ve Hatay/Hassa sınır bölgelerinden silah-patlayıcı sevkiyatı gerçekleştirilmekte, buradan da iç bölgelere aktarımı sağlanmaktadır.''
PKK ile hem JİTEM hem de Hizbullah çatışıyordu. JİTEM, pratikten teoriye geçen ordunun PKK ile mücadelesiydi. Derin bir Devlet’in aslında görünmez perdede yer alan oyuncularıydı. Seferberlik, ülkeyi korumak, kollamak amacı ile kurulmuştu. İçeride yaşanan daha da derin olaylar, JİTEM’in başka taraflara çekilmesine neden oldu.
Devlet kendi içinde başka bir Derin Devlet’in oluşumunu, özelliklede gizli bir istihbarat ile kurulan ordunun ortaya çıkmasına nasıl izin verebildi? Binbaşı Arif Doğan anlattıklarından dolayı tutuklandı. Devlet ve ordu tarafından tüm iddialar yalanlandı. Bir kısmı daha sonradan doğrulandı, kabul edildi. Cem Ersever’in infaz edildiği iddia edildi. JİTEM’in deşifresinin nasıl önüne geçilemedi? Hizbullah’ın faili meçhul cinayetleri başka yöne çekmesine, sokaklarda silahlanmasına nasıl izin verildi?
JİTEM ile ilgili ulaşılan tüm bilgilerin doğruluğu zaman zaman çok şiddetli tartışmalara neden oldu, hala da olmakta. JİTEM’de görev alan ordu mensupları, JİTEM’in kurucusu Arif Doğan’ın gerçekleri çarpıttığını belirttiler. Yazılanların, anlatılanların ne kadarının doğru olup olmadığı tartışması bitmeyecek. Ordu mensuplarının açıklamaları da birbirinden farklı ve doğruluğunun tartışılması asla bitmeyecek bir süreçtir. Anlaşılacak ki, gizlilik ibaresinin en büyük özelliği sadık kalmaktır.
''Mücadele edilen ideolojinin gücünü benimsemek, doğru yerde kullanmak ve buna sadık kalmak.''
JİTEM’in PKK’ye karşı olan mücadelesine, Hizbullah’ın müdahale etmesi halk tarafından başka bir örgütün meşrulaştırılması olarak kabul edildi. Hizbullah’ın karıştığı faili meçhul olayların çoğu JİTEM tarafından yapılıyor iddiası ile sonuçlandı. Bu karmaşık olayların birbirini izlemesi, infazların kim tarafından yapıldığının bilinmemesi, bunun bir savaş mı, örgütler arası çatışma mı ,yoksa JİTEM’in tek başına mücadelesine gölge düşürmek mi olduğunu tam olarak çözümlemek mümkün değildir çünkü karşıya karşıya gelen devlet, derin devlette kurulan ordu ve PKK.
Yazımızda ulaştığımız bilgiler hem ordu mensuplarının yazmış oldukları kitaplardan, verdikleri röportajlardan, basında yer alan yazılardan, hazırlanan belgesellerden alınmıştır.
Kaynaklar
- Jitem (kitap ) - Necati Pekmezci
- Arif Doğan - Mehmet Ali Birand röportaj
- Soner Yalçın ve Hikmet Çiçek - Cem Ersever röportajı
- Jitem’I Ben Kurdum (kitap)-Arif Doğan
- Sabah gazetesi - Ahmet Dirican’ın,Eski Batman Valisi Salih Şarman röportajı .
- 2008 araştıralım.com internet sitesi - ‘’Türkiye’de Gizli Rejim Jitem’’ başlıklı haberi.
- Jandarma Kıdemli Binbaşı Cem Ersever’in kaleme aldığı- Jitem İnceleme raporu
Makale konusu her dönemde dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış JİTEM olunca okumadan edemiyor ilgili kişiler . Fikrimi beyana gelince ise; Bence yeterince şeffaf , bilgilendirici ve akıcı bir yazı olmuş . Katılmadığım bazı küçük yerler elbet ki var …
Kaleminize sağlık …