top of page

EKBER VE ERŞED SİSTEMİ: VERASET SİSTEMİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞİM

Yazarın fotoğrafı: Fatih KizirFatih Kizir

Osmanlı Devleti; kurulduğundan 17. yüzyılın başına kadar şehzadeler arasında meydana gelen mücadeleci bir taht sistemi ile yönetilmiştir. O zamana kadar süregelen bu mücadeleci sistem neticesinde şehzadeler arasında büyük ayrışmalar meydana gelmiş ve tahta geçmek için şehzadeler birbirini rakip olarak görmüştür. 1603 senesinde Sultan I. Ahmed'in tahta çıkması ile taht kavgalarına son verilerek hanedanın en büyük erkek evladının başa geçmesi karar kılınmış ve "Ekber ve Erşed Sistemi" uygulamaya konulmuştur.

Ekber ve Erşed Sistemi'ni uygulamaya koyan Sultan I. Ahmed


Osmanlı Devleti, 17. yüzyıla doğru girerken birtakım sorunlar ile karşı karşıya kalmıştır. Kanuni Sultan Süleyman devrinden sonra artık hanedan ve harem içinde bir takım sorunlar meydana gelmeye başlamıştı. Bunlar içinde o döneme kadar devam eden Haseki Sultan uygulaması (padişahların çocuk doğuran cariyelerine verilen isim ve en büyük şehzadenin annesi sarayın gözdesi oluyor) Hürrem Sultan ile bir nevi bitmiş veya duraklamıştı. Durdurulan bu geleneği tekrar devam ettirme ihtiyacı haiz olduğu için sonra gelen padişahlar bunu devam ettirmeye çalışmış olsalar da bir nebze başarılı olmalarına rağmen başarısız bir girişimdi. Çünkü o döneme kadar süregelen şehzade ile beraber Valide Sultan'ın sancağa çıkıp kendi oluşturmuş olduğu harem kişileri daha sonra yıkılıp sadece İstanbul ve saray içine sıkıştığı için artık harem içinde oluşan rekabet ortamı daralmıştı. Önceden şehzadeler eğitim alırken sonrasında bu işten de vazgeçilip saray içine yönelmiş oldular. Dahası Sultan III. Mehmed’in 19 kardeşini (bunlar arasında kundaktaki bebek olan kardeşi de vardı) boğdurtup hanedanı içinden çıkılmaz bir erkek (veliaht) krizine sokmuştu. O dönem (Sultan III. Mehmed devri) için hanedanda ki erkek sayısı neredeyse bir elin parmak sayısını geçmediği için büyük bir sorun teşkil etmişti. Buna rağmen padişahın geride bırakmış olduğu çocuklarla beraber bir nebzede olsa bu sorun çözülmüştü.


III. Mehmed devrinde sarayda etkili olan Harem Ağaları vardı. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesinin ismi ise Gazanfer Ağa idi. Gazanfer Ağa, III. Mehmed döneminde Safiye Valide Sultan; saray içindeki bir takım güçleri Gazanfer Ağa ile birlikte kendi kontrollerine almaya çalışmaktalar idi. Safiye Valide Sultan'ın güç kontrollerinden en önemlisi ise bazı gelir kalemini Gazanfer Ağa’nın kontrolüne vererek aslında gücün kendi ekibi ve çevresinde kalmasını sağlamlaştırması idi. 1600 yılında meydana gelen Kira Kadın İsyanı'nda, isyana teşebbüs eden kapıkulu sipahileri, Kira Kadın'ın öldürülmesinden sonra ise Gazanfer Ağa’nın da kellesini istemekteydiler. Kapıkulu sipahilerinin akıllarındaki düşünce, padişahın artık devleti kontrol edemediği yönündeydi. Bu sebepten Gazenfer Ağa ve Safiye Valide Sultan’ı suçluyorlardı. Suçlamaların artmasından dolayı sipahileri sakinleştirmek ve olası bir ayaklanmayı önlemek amacıyla Gazanfer ile Osman Ağaların boyunları vurularak (Ocak 1603) olası bir ayaklanma önlenmiş idi.


Safiye Valide Sultan


Sultan III. Mehmed devrinden Sultan IV. Murad'ın tahta çıkışına kadar olan süreçte hanedanda kadın rolü etkin bir şekilde sürmüştü. Sultan IV. Murad, çocuk denilecek bir yaşta tahta çıkıp ilk 5 sene için Kösem Valide Sultan idaresi altında devlet yönetilmiş iken daha sonra ipleri IV. Murad kendi eline alıp annesinin otoritesine son vererek kendi hâkimiyetini kurmuş oldu. Kurmuş olduğu hâkimiyetten sonra ise Sultan IV. Murad; kardeşi Şehzade (sonradan sultan oldu) İbrahim hariç geri kalan bütün kardeşlerini boğdurtarak hanedanda erkek olarak sadece kardeşi ve kendisini bırakmıştı. Burada şu hususu da eklemeden geçmeyelim: Şehzade İbrahim; Kösem Valide Sultan’ın önlemi sonucu boğdurulmaktan son anda kurtulmuştur. Hanedandaki ortaya çıkan bu veliaht şehzade krizinden dolayı eğer ki Sultan Murad'a ve Şehzade İbrahim'e bir şey olursa Kırım Hanı’nı tahta geçirme fikrini düşünenler bile oldu. Ama aksi bir durum olmadan Sultan IV. Murad’ın bir hastalık sonucu vefat edip yerine kardeşi Şehzade İbrahim’in sultan olarak tahta geçmesi ve akabinde Sultan İbrahim’in çocukları olmasıyla taht krizi çözülmüş oldu. Bu sebeple Sultan İbrahim'e Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu gözüyle bakılabilir. Ortaya çıkan bu süreçte Sultan IV. Murad; diğer padişahlar gibi olmayıp bir nevi hanedan içinde reform uygulamaya çalışmış ve yapılan bu değişiklik hanedan içindeki çıkacak ayaklanmaları halletmek maksadı ile yapılmış idi. Uygulanan bu çözüm yöntemi ise öncesinde yaşanmayan bir tehlike ile Osmanlı Hanedanı'nı karşı karşıya bırakmıştı.


Yaşanan iç kriz neticesinde ise o dönemdeki askerlerin (yeniçeriler ve sipahiler) zorlamaları ile bilgili kişilerin görevden alınıp idam edilmeleri ile padişahın sözünün yerine hanedan içinde kadınların sözünün geçmesi neticesinde kadınlar hâkimiyeti başlamış idi. Kadınlar hâkimiyetinin başlaması ile "saray entrikaları" meydana çıkmış idi. Saray entrikalarının meydana çıkması neticesinde harem içinde kadınların (Valide Sultanlar ve hizmetlileri) kurmuş olduğu siyaset oyunları; devletin iç siyasetine bulaştırılarak devlet yönetimi bir nevi Valide Sultanlar tarafından idare edilmeye başlamış idi. Ortaya çıkan bu yönetim düzeninde ise adam kayırmalar da meydana geliyordu. Adam kayırmalarda ki en önemli etken ise şehzade annelerinin padişahları ikna edip kendi çocuklarını doğrudan taht varisi yapmalarıdır. Burada bir şeye dikkat etmek gerekiyor; devlet düzeni eskiye göre bozulmuş olmasına rağmen ilerleyen süreçte Osmanlı Devleti kısmen de olsa toparlanıp hanedandaki erkek sayısı artmaya başlamıştı. Erkek varislerinin artmaya başlaması ile Sultan IV. Murad’dan iki padişah önce görev yapan Sultan I. Ahmed “Ekber ve Erşed Sistemi” getirerek bu durumu kolay yoldan çözüme kavuşturmuştu. Böylece hanedan içindeki rekabeti ortadan kaldırarak en büyük erkek evladın padişah olmasını sağlamıştı. Ancak, bunu yaparak şehzadeleri de sancağa çıkmadan, yani sancak uygulamasını ortadan kaldırarak, (sancak eğitimi almadan) tecrübesiz bir şekilde göreve getirme durumu da ortaya çıkmıştı. Bu duruma çözüm olarak ise "Kafes Sistemi" getirilmiş ve şehzadelerin sarayda yetiştirilip eğitim alarak sultan adayı olması yönünde adım atılmıştır. Böylece Sultan I. Ahmed'in getirmiş olduğu uygulama ile yaş büyüklüğüne göre belirlenen bir sistem sayesinde rekabet olmadan hanedan içindeki taht kavgaları sona ermiş oldu.

Comments


bottom of page