top of page

GENÇ NÜFUSTA ESAS OLAN NİCELİK Mİ, NİTELİK Mİ?

Yazarın fotoğrafı: Ali Ekber ÇelikAli Ekber Çelik

Gücü genç nüfus üzerinden ele alacak olursak şahsi kanaatim nitelik olacaktır. Çünkü dünya çapında genç nüfus ele alındığında ülkeler sıralamasında nüfus yönünden üst sıralarda yer almamıza rağmen icraat sıralamasında hep en son sıralarda yer almaktayız.

2023 yılı ilk verilerine göre Türkiye'nin toplam nüfusu 85 milyon 279 bin 553 kişidir.

15-24 yaş grubundaki genç nüfus olarak nitelendirilen nüfus ise 12 milyon 949 bin 817 kişi olarak açıklanmıştır. Ülkemiz nüfus büyüklüğüne göre 194 ülke arasında 18.sırada yer alırken, dünya toplam nüfusunun ise %1,1'ini oluşturmaktadır. Genç olarak tanımlanan yaş aralığı UNESCO tarafından 15-25 yaş olarak belirlense de ülkemizde gençlik dönemi Birleşmiş Milletler Örgütü'nün (BM) belirlemiş olduğu 15-24 yaş aralığı esas alınmaktadır.


Genç nüfusu sosyolojik bakış açısıyla ele aldığımızda bir çok konu karşımıza çıksa da daha çok bu nüfusun nicel yönden mi yoksa nitel yönden mi önem arz ettiği hususu dikkat çekmektedir. Bu konuda toplumumuzun genelinde geçmişten süre gelen bir inanış var ki


"çoksak güçlüyüz, azsak güçlü olamayız."

Peki gerçekten öyle mi?

Yani gerçekten çok olursak mı güçlü oluruz?

Ya da güçlü olmak sayısal olarak çok olmakla mı alakalı?

Güçlü olmaktan kasıt nedir?


Nitelik olmasa da nicelik güç dengelerini değiştirebilir mi? gibi sorular ilk aklımıza gelen sorulardan bazılarıdır. Güçlü olmak demek bir şeyleri yapabilme yetisine sahip olmak demektir. Güçlü olmak sadece yakıp yıkacak güce sahip olmak değildir. Bir şeyleri anlayabilmekte bir güçtür, bir savaşı kazanabilmekte bir güçtür, yarışmadan derece almakta bir güçtür. Güç göreceli bir kavram değildir lakin gücün hangi maksatla kullanıldığı anlaşılması açısından önem arz etmektedir. Gücü genç nüfus üzerinden ele alacak olursak şahsi kanaatim nitelik olacaktır. Çünkü dünya çapında genç nüfus ele alındığında ülkeler sıralamasında nüfus yönünden üst sıralarda yer almamıza rağmen icraat sıralamasında hep en son sıralarda yer almaktayız. Peki sebep? Çok açıkkonuyu hep nicel yönden değerlendirdiğimiz için nitelik açısından bir yerlere varamıyoruz.


Esas olan niteliktir. Genç nüfusumuz çok olsa da kendini yetiştirmiş, alanında uzman, isim yapmış, kariyer yapmış, ününü dünayaya duyurmuş gencimiz çok çok az. Çağımızda her şey çok hızlı ilerleyip değişmesine rağmen biz geriden gelip ancak ayak uydurabiliyoruz. Gençlerimiz nitel olarak kendisini geliştirmelidir. Çok çocuk sahibi olmak önemli değil önemli olan çocuğumuzu yeteri kadar eğitebiliyor muyuz, bir yerlere getirebiliyor muyuz asıl mesele budur. Bir yerlere getirme derken sadece okuyup diploma alıp bir yerlerde memur almasından bahsetmiyorum. Çocuğumuzun kendi yapısına kendi karakteristlik özelliğine uygun, kendi yeteneğinin %100'ünü verebileceği bir alanda onu desteklemek onu o yolda ilerletebilmek, alanında uzman kişi yapabilmektir. Bakınız çok uzun değil yakın gelecekte tamir yapacak bir usta dahi bulamayacak duruma geleceğiz. Neden? Çünkü herkes çocuğunun doktor,öğretmen,hakim,savcı vs olmasını istiyor ama bunların içinden sadece bir kaç tanesi ancak sizin hedeflediğiniz meslekleri tercih etmek istiyor veya tercih etmesini de sağladınız diyelim ki o yönde yeteneği yok ve bir yerlere gelemiyor sonrasında da diplomalı işsiz olarak ömrünün en verimli çağını bir inat uğruna heba edip sonrada bir yerelere gelemeden ya garsonluk yapıyor ya şoförlük yapıyor ya yurt dışına kaçıyor vs... Yani hedefi siz değil çocuğunuz belirlemeli siz sadece hedefini seçmede ona yardımcı olmalısınız.


Diyelim ki meslek seçimi yapıldı mevzu kapanmış mı oluyor? Asla. Daha yeni başlıyor o alanda ilerlemesi gerektiğinin bilinci o çocukta sürekli uyanık olması gerekiyor ki hakkıyla bir mesleği icraa edip vicdanı huzura erişebilsin. Çok çocuk değil, donanımlı çocuktur esas olan unutmayınız. Çoğunluk olduğu zaman her şey güzel olacak diye bir kaide yok. Bakınız geçmiş dönemde yaşayan insanların, büyüklerimizin hayat hikayelerini dinlediğiniz zaman hep bir zorluk, hep bir azlık, hep bir yetinme duyarsınız ama sorduğunuz zaman o insanlar o zamanlardan anlatırken bile haz alırlar ve mutlu olduklarını dile getirirler çünkü mutluluğu bir şeylerin çok olması değil, değerli olması getiriyor. Günümüzde insanların yaşam standartları geçmiş yıllara oranla çok daha yüksek ama insanlarımız daha mutsuz. İmkanlar geçmiş dönemlere göre çok daha fazla ama günümüzde icraat daha az. Nüfus geçmiş dönemlere göre çok daha fazla ama günümüzde deneyim daha az. Meslekler çeşitliliği geçmiş dönemlere göre daha çok ama günümüzde kalifiye eleman daha az. Çocukların okuma olanağı geçmiş dönemlere göre daha fazla ama imkan ve oranlar ele alındığında günümüzde eğitim seviyesi daha az. Nüfusumuz çok fazla ordumuz geçmiş yıllara göre daha güçlü ama çağımızın şartları ele alındığında teknolojik olarak gelişmişliğimiz ve gücümüz daha az. Eğitim çeşitliliğimiz geçmiş dönemlere göre daha fazla ama günümüzde sağduyu daha az. Teknoloji çok ilerledi daha önce bir saatte yaptğımız bir işi günümüzde on dakikada yapabiliyoruz imkanlarımız çoğaldı işlerimizi geçmiş dönemlere göre daha hızlı yapıyoruz ama günümüzde daha az zaman bulabiliyoruz.


Kısaca ele almak gerekirse;

Bir mesai harcıyorsanız harcadığınız mesai nicelik, ürettiğiniz niteliktir.

Ömür nicelik olabilir ama hayatınız niteliktir.

Nitelik olmazsa niceliğin varlığı şüphededir.


"Önemli olan nicelikten çok niteliktir."

Stoacı düşünür (Seneca)


Commentaires


bottom of page