top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Arif Erdoğan

HAKLARINIZI ÖĞRENMEK İSTER MİSİNİZ?

Hukuk denildiğinde hepimizin aklına farklı kavramlar belirmekte. Gelin bugün hayatımızın her alanında var olan bu gerçekliğe yakından bakalım.

  Hukuk dilimize aslen arapçadan geçen bir kelimedir. Hak kelimesinin çoğulu olarak kullanılsa da zamanla bir bilim dalını temsil etmeye başlamıştır. Türk Dil Kurumu’na göre hukuk ‘ Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasalar bütünü’dür. Daha birçok hukukçu tarafından farklı tanımlar yapılsa da Kant ‘hukukçular halen hukukun tanımını aramaktadırlar’ diyerek durumu özetlemektedir.


1.1   Hukuk ve Adalet

Adalet kavramı hukuk disiplininin temelini oluşturmakla beraber bilim adamları ve filozoflar tarafından daima irdelenmiştir. Antik Yunan düşünürlerine göre hukuk ve özellikle hukuk devleti, adalet ve eşitlik kavramlarıyla ilişkilendirilmiştir. Maddi evrenin gözlemlenmesiyle başlayan felsefe serüveninin devamında idealar evrenini de mercek altına alarak ahlak, iyi,kötü vb kavramlar hakkında fikir üreten Platon ve Aristo, adalet ve adil devlet düşüncesini insanın tabiatı, birbirleriyle olan münasebetleri ve yavaş yavaş gelişen devlet erkiyle ilişkileri bakımından incelemiştir(Yörük, A.K.,Hukuk felsefesi Dersleri, ikinci basım,İstanbul,1958). Devlet kuramıyla bu alana yön veren Platon’a göre siyaset ve ahlak kavramlarının birleşmesiyle adalet vuku bulur. ‘Devlet adalettir’ diyen Platon nisben modern hukuk devleti ilkelerini özetlemiştir. Aquiniumlu Thomas bu iki kavram arasındaki ilişkiden ‘adaletsiz hukuk, hukuk değildir’ şeklinde bahsetmiştir.


1.2   İdeal hukuk ve Pozitif hukuk ayrımı

Doğal hukuk aslında idealar evrenindeki adil düzen olarak tanımlanabilir. Bir nevi hukuki ütopyadır. Açmak gerekirse ideal hukuk kusursuz hukuki düzeni temsil eder. Antik çağlardan günümüze kadar tarihin her döneminde önemli hukukçular tarafından açıklanan bu kavram herhangi bir ampirik kaynağa ya da incelemeye tabi tutulamayan, doğal düzenin öngördüğü, kaynağını tabiattan alan hukuk düzeni olarak açıklanabilir. Bu kavram zamanla bir ekole dönüşerek pozitif hukuk anlayışının doğumuna yardımcı olmuştur.

Pozitif hukuk, ideal hukuk anlayışının tersidir. Deneysel gerçekliğe tabi, incelenmeye ve geliştirilmeye devam edilen hukuk kurallarıdır. Bu iki kavrama bir başka pencereden kıyas yoluyla  bakıldığında aradaki farklar daha rahat anlaşılabilir. Örneğin ideal hukuk, kimilerine göre doğal düzenden kimilerine göreyse tanrıdan kaynaklanan hatasız ve zamansız kurallar bütünüyken pozitif hukuk insan yapımı kanunlardan oluşur. Bunun dolaylı sonuçlarına bakıldığında ideal hukuk daha genel ve ilkesel yaklaşırken pozitif hukuk gündelik olaylar bakımından daha somut ve uygulanabilirdir. Kanunkoyucunun amacı her zaman kusursuza yani ideal hukuka yakın kanunlar oluşturarak ortaya çıkan hukuki problemlere en sağlıklı çözüm yolunu uygulamaktır. Kanun yapma yetkisi verilen yönetim organları ideal hukuka karşı gelen pozitif hukuk kuralları meydana getiremezler. Böyle bir durumda o devletin hukuki düzeni güvenilirlikten uzaklaşmış olur.


1.3   Hukuk’un diğer bilimlerle ilişkisi

Hukuk alanında çalışmalar yaparken multidisipliner bir anlayış geliştirmek gerekir. Nitekim hukuk diğer bilim dallarıyla -özellikle sosyal bilimlerle- oldukça yakın temaslar kurmaktadır.  Hukukun iç içe olduğu bilim dallarının başında siyaset, sosyoloji, felsefe ve psikoloji gelmektedir. Öyle ki insanın iç dünyasını inceleyen psikoloji, düşünüş yöntemlerini inceleyen felsefe, insanların birbirleriyle ilişkilerini inceleyen sosyoloji ve toplumu oluşturan insanların kendilerini nasıl yönettikleriyle ilgilenen siyasetin hukuktan bağımsız çalışılması mümkün görülmemektedir. İnsanın olduğu her alanda var olan hukuk daha birçok alt disiplinle beraber kümülatif olarak gelişmeye devam etmektedir.


1.4    Pozitif Hukuk’un dalları

Pozitif hukuk üst çerçevede Kamu hukuku-Özel hukuk olarak ikiye ayrılır. Kamu hukuku hukuki ilişkideki taraflardan birinin kamu tüzel kişisi olmasını yahut kamu erkini kullanmasını gerektirir. Devlet ya da kamu tüzel kişileri hukuki bir durumda karşılarındaki özel hukuk kişisine karşı kanunen ayrıcalıklı ve üstün durumdaysa ilgili hükümler kamu hukukuna aittir. Kamu hukuku devletin özel hukuk kişileri ve diğer devletlerle olan ilişkilerini düzenleyen alandır.


Kamu hukuku kendi içinde


1-       Anayasa hukuku

2-       İdare hukuku

3-       Ceza hukuku

4-       Uluslararası hukuk

5-       Vergi hukuku

6-       Sosyal güvenlik hukuku

gibi çeşitli alt dallara ayrılmaktadır.

     

Pozitif hukukun kamu hukuku ve özel hukuk olarak ikiye ayrıldığından bahsetmiştik. Şimdi özel hukuku ve alanlarını biraz daha inceleyelim. Özel hukuk kişiler arası ilişkileri hedef almaktadır. Kamu hukukunun aksine bu alanda hukuki ilişkideki kişiler bakımından eşitlik ilkesi geçerlidir. Özel hukuk davalarında taraflardan biri kamu erki kullanamaz yahut kamu hukuku kapsamında karşı tarafa üstünlük sağlayamaz. Tüm bunlar taraflar arası eşitlik ilkesinin yansımasıdır. Devletin bu alanda görevi nedir sorusu akıllara gelmektedir. Devlet özel hukuk alanına doğrudan müdahalet etmez. Ancak bu tamamen etkisiz olduğu anlamına gelmemektedir. Bu davalardaki rolü düzenleyici ve uygulayıcıdır.


Düzenleyiciden kasıt taraflar arası uyuşmazlıkta uygulanacak kanunların kanunkoyucu tarafından uygulanması anlamına gelmektedir. Öte yandan olaya dair kesinleşen hukuki yaptırımı devletin uygulayarak toplum düzeninin devamlılığını sağlaması uygulayıcılık görevinin neticesidir. Özel hukukun dallarına bakacak olursak


1-       Medeni hukuk

2-       Ticaret hukuku

3-       Uluslararası özel hukuk olarak sayılabilir.


İlk maddede değinilen medeni hukuk bu sosyal bilimin belki de en geniş alanıdır. Nitekim gündelik hayattaki ilişkilerin genelini medeni hukuk düzenler. Bu düzenlemeleri


a-       Kişiler hukuku

b-       Aile hukuku

c-       Miras hukuku

d-       Eşya hukuku

e-       Borçlar hukuku

şeklinde sınıflandırarak temellendirmiştir.


Hukuk daima genişleyen, kendi içinde ve diğer dallarda ilerleyen, günlük hayatın her anına dahiliyet gösteren bir sosyal bilim dalıdır. Bu bilimi öğrenmek yalnızca hukuk fakültesi öğrencilerinin değil tüm vatandaşlarımızın görevidir. Unutmayın ki hukukunu bilmeyen hakkını savunamaz. Sevgiler, esenlikler dilerim


Ahmet Arif ERDOĞAN

留言


bottom of page