Bir devletin, başka ülkelerde bulunan halkları etkilemeye yönelik sarf ettiği diplomatik çalışmalara “kamu diplomasisi” denir.
Bu çalışmaları sürdüren devlete bağlı kurum ve kuruluşlardır, örnek olarak; dışişleri bakanlığına bağlı elçi ve konsoloslarla birlikte, Sivil Toplum Kuruluşları tarafından yürütülen faaliyetlerdir. Özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının insani yardımlar ve yoksullukla mücadele kapsamında yürüttüğü çalışmalar, o ülkede bulunan vatandaşları etkileme konusunda büyük bir paya sahiptir.
Diplomasi tanımının değişmeye başlamasıyla beraber önem kazanan kamuoyu, kamu diplomasisinin gelişmesinde büyük bir önem taşımaktadır. Gündemi etkileyip kamuoyu desteğini arkasına almak hedeflenirken, dış politikada izlenen rol ile de doğru orantılı bir ilişkiye sahiptir. İzlenecek olan politikanın iç ve dış kamuoyunda yer bulması gerekir, dolayısıyla buna önem vererek politikalar izlenmesi büyük bir önem arz eder. Kamu diplomasisinin esas amaçları arasında ise hedef kitlenin gönlünü kazanıp, iyi ilişkiler sürdürerek karşı tarafın algısını olumlu bir şekilde değiştirmeye yönelik bir politika izlenmektedir.
Kamu diplomasisi kavramını ilk kez Edmund Gullion tarafından kullanılmıştır. Gullion’a göre kamu diplomasisi; “bilgi ve fikirlerin uluslar ötesi akışı” olarak değerlendirmiştir. Ek olarak, kamu diplomasisi faaliyetleri sürdürerek, dış politikaları düzenleyerek kamunun algısını olumlu bir şekilde etkilemek amaçlanmaktadır. Kamu diplomasisi genel olarak, dış kamuoyu ile sürekli olarak iletişimi sürdürmek olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer düşünür olan Efegil ise kamu diplomasisini, yürütülmesi amaçlanan kamu diplomasisinde bulunan ülkenin vatandaşlarını etkilemek ve o ülkenin tutumunu kendi lehine değiştirmeyi amaçlamak olarak tanımlamaktadır. Sonuç olarak, diğer ülkelerin kamuoylarını eğitmek, bilgilendirmek ve sürece dahil etmek zorunludur. Burada kamu diplomasisi stratejik bir iletişim aracıdır. Kamu diplomasisinin çok sayıda tanımı vardır. Mark'a göre kamu diplomasisinin birincil amacı kalıcı ilişkiler geliştirmektir. “Diğer ülkelerin ihtiyaçlarını, kültürlerini ve insanlarını anlamak; perspektifleri paylaşmak, yanlış algıları düzeltmek, ortak bir zemin bulmak” kamu diplomasisinin temel hedefleridir. Kamu diplomasisi kavramı, bir ülkenin imajının ve farkındalığının, bireysel etkileşim için elverişli bir ortamı teşvik etmek için bir katalizör görevi görebileceği varsayımına dayanmaktadır. Hans Tuch'a göre kamu diplomasisi bir iletişim süreci olarak tanımlanabilir. Kamu diplomasisi, medyanın uluslararası ilişkilerdeki rolünü, hükümetlerin kamuoyuna dayalı olarak kendilerini geliştirmelerini, bir ülkenin özel kuruluşlarının diğer ülkelerin kuruluşlarıyla hükümet dışı etkileşimini ve tüm bu uluslararası sürecin politika geliştirme ve dış ilişkilerin yönü üzerindeki etkisini kapsar. Buna karşılık Manheim kamu diplomasisini “algıları yönetme ve yabancı kamu sektörlerini hedeflerinize doğru yönlendirme sanatı” olarak tanımlamaktadır.
Antoine Henri Jomini’ye göre ise devletler; kendilerini güvensiz hissettiklerinde, ideolojilerini yaymak gibi amaçlar güttüklerinde ve çıkar elde etmek gibi sebeplerden ötürü savaşa katıldıklarını söyler. Propaganda yaparak da ideolojilerinin yayılabileceği fikrini ortaya atan Jomini, bunun için savaşmaya gerek olmadığını belirtir. Teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte ülkelerin bunu kamu diplomasisi yoluyla yapabileceklerini savunur ve imaj, tanıtım, algı yönetimi gibi kavramların uygulanarak başarılı olunabileceğini öne sürer. Bu kapsamda, bir devletin kendi kültürünü, tarihsel birikimini, yaşam şeklini diğer ülkelerin vatandaşlarına anlatmak, kamu diplomasisinin en temel amaçlarından biri haline gelir. Bunu hedeflerken, kendi değerlerini en yumuşak ve pozitif şekilde anlatmak amaçlanır ki diğer ülkelerin vatandaşları tarafından da kolaylıkla kabul görsün. Diğer bir yandan, eğer varsa bir ülkenin kötü şöhretini ortadan kaldırıp pozitif yanlarını kamuoyuna gösterebilmek hedeflenir. Böylece algı, itibar ve kendini tanıtmak gibi en temel üç unsur başarılı bir şekilde gerçekleşebilir. Özellikle eğitim alanında sürdürülen çalışmalar kamu diplomasisinin en başarılı örnekleri arasında gelir. Öğrencilerin eğitim-öğretim yıllarında maddi zorluklar yaşamamasını sağlayan burslar ile, öğrencilerin eğitimi boyunca okuması gereken kitapların alımına, öğrencinin sosyal ihtiyaçlarını giderebilmesine ve kültürel aktivitelere katılıp kendilerini geliştirmelerine olanak sağlar. Bunun yanı sıra gıda sektöründe sürdürülen faaliyetler sayesinde, bir ülkenin kendi gastronomik değerlerini diğer ülkelere tanıtması ve olumlu bir algı yaratması hedeflenir. Bu doğrultuda, zincir restoranların diğer ülkelerde yer alması ve sadece o kültüre ait yemeklerin ön plana çıkarılması hedeflenir. Bunun en büyük örneği olarak, fast food yemek zincirleri içerisinde yer alan Burger King, MC Donalds, CocaCola ve Domino’s Pizza gibi firmalardır.
Tüm bu tanımlar kapsamında kamu diplomasisinin, diğer ülke vatandaşlarını etkileyip nüfuzunu güçlendirmek gibi amaçlarla yürütüldüğünü söyleyebiliriz. Bunu uygularken ise üç temel unsur ön plana çıkmaktadır; yumuşak güç, sert güç ve akıllı güç. Bu kavramların önemi her geçen günle beraber artmaya devam etmektedir, özellikle Joseph Nye’ın yapmış olduğu tanımlar bu kavramları anlaşılır kılmaktadır. İlk defa bu kavramları ortaya atan Nye, kamu diplomasisi alanına büyük bir katkıda bulunmuştur. 1990’ların sonunda geliştirdiği bu kavramlar günümüzde hâlâ geçerliliğini korumaktadır.
コメント