Türkiye'nin en önem atfedilen seçiminin furyalı partisi olarak, özgüveni yüksek çok sayıda siyasetçisiyle CHP'nin ana muhalefetteki halefiyatını sağlayacağını tartıştırtıyordu. Bugün hafızalarda her geçen gün eriyen duruma geldi.

14 Mayıs seçimleri sürecinde şahsi olarak en çok eleştirdiğim partiydi lakin benim eleştirmeme neden olan seçimin sonucunda, kendilerine ahlaki üstünlük sağlayabilme potansiyeli taşıyan bir sonuç çıktı. Bilhassa seçim sürecinde de kendileri medyada CHP'den çok bile yer bulabiliyordu. Tüm bu avantajlı gibi görünen elin yanında kentli, milliyetçi saiklere itibar eden ve muhalif olarak nitelendirilebilecek genç kesimin önemli bir oranında da oldukça popüler durumdalardı. O gibi zirvelerden bu duruma gelmeleri hayatı okumak adına da oldukça kıymetli. Zira çıkışlar ne kadar uzun sürse de her şey elimizden bir anda kayıveriyor.
Meral Akşener'in önderliğinde teşkilatlanan parti, CHP'nin yastığının aradan çekilmesine hiç hazır değilmiş. Muhalif milliyetçi olma harikasını, CHP'ye 'bile' muhalif olmakla devam ettiremedi. Elindeki milliyetçiliği ise MHP ve Zafer ile bölüşmek durumunda kaldı artık. CHP'nin güvenli kıyısındayken ayrıcalıklı durumdaki İYİ Parti yok, Zafer ile aynı ligde bir partiye doğru ilerleniyor.
Kurulduğu günden bu yana ciddi bir destekle büyüyen parti bağımsızlığını da tam sağlayamamıştı. Bu, sol'dan aldığı destek merkez-merkez sağ çizgiye oturma olanağını da stres altında bırakıyordu. İYİ Parti'ye karşı değerlendirilirken sıkça yapılan hatalardan biri de yoğun milliyetçiliği. Sanki 'vatanperver'mişcesine yapılan yorumlar oldukça sığ kalıyor zira ülkücü denebilecek çizgiyi böyle çözümlemek doğru sonuçlar vermedi.
CHP, AK Parti'den daha farklı bir parti. Ne olursa olsun kendisini en 'muteber' görmekten asla vazgeçmiyor. AK Parti'nin ortaklarından MHP, MHPliliğinden çok az feragat etmişken durum diğer tarafta hiç öyle değil. CHP, ortaklarının hepsinin de CHP'li olmasını istiyor, olmayanı oldurmaya çalışıyor. Kamuoyunda İYİ Parti'yi milliyetçilikten vatanperverliğe sürüklemeleri de bu psikoloji temelli. Sürüklenmeyi ilk günden beri fark eden, önlem geliştirmeye çalışan ve ilk net fırsatta da reaksiyon gösterenler de partide üst mertebelerdeki yöneticiler oldu. Ağabey denebilecek bu topluluk, İYİ Parti kültünü oluşturabilecek mi emin değilim.
Diğer kriz etmeni Ekrem İmamoğlu CHP'nin Genel Başkanlığında oyun kurucularından biri olduğunu açıkça beyan edince, İYİ Parti için kader, kesişimlerden birine geldi. İmamoğlu, İnce'nin ''Atatürk gelse kazanamaz.'' dediği delegelerle baş edemez ve kaybederse İYİ Parti'nin CHP'den küstürülen bu büyük topluluğa bir hareket alanı tanıyabileceği konjonktür oluşurdu. Bu sayede muhalefette alanı da artmış olurdu. CHP'nin, milletin iradesinin uzağında politika geliştirme eylemi vurulması kolay bir etikete dönüşürdü. Lakin işler tam tersi şekilde ilerledi. Ekrem İmamoğlu destekli Özgür Özel'in kazanması İYİ Parti'nin tüm siyasi yolları adına en kötüsüydü. Özgür Özel'in Kemal Bey'e uzak olmayan siyasi anlayışı, İYİ Parti'nin eleştirdiği çizginin kaybolmaması sebebiyle kitlesini yoruyordu, ki artırsın.
CHP ile olan doğumda, il ve ilçelerde olan ilişkiler genel merkezdekilerden çok daha iç içe geçmiş durumdaydı. CHP'den gelen siyasetçilerin de epeyce fazla olduğu düşünüldüğünde, İYİ Parti'nin umduğu bağ çok daha derine iniyordu. 1 ayda vekil sayısının %10'undan fazlasını direkt olarak kaybetti. İl ve ilçelerde başkanlardan başta olmak üzere yoğun istifaların altında CHP'li mevkidaşları ile kurdukları 'derin' bağlar en başlıca nedenlerdendi. Bu evrede partililer hakkında yoğun bir rüşvet iddası furyası da olunca siyasi partililik yerine menfaat grubu imajına girmesine yol açtı. Bu iddialarla sadece birkaç programda, birkaç dakika ''hayır'' diyebilmeyle def etmeye çalıştılar. Medya, basın, ulaşım araçları propagandanın en kilit değeri. Güç'ün vücutlarından birisi denerek ilahileştirilebilir bile. Medya eksikliğine hiçbir çözüm geliştirememesinin cezası oldukça ağır oldu.
Bugün Buğra Kavuncu İBB Adayı olmasına karşın muhalif medyada neredeyse hiç yer bulamıyor durumda. Şehir zaten uçtan uca Murat Kurum'dan da fazla İmamoğlu pankartlarıyla donatılı. Kampanyası reelde görünmekten çok uzak. Sözde bağımsızlığını sürekli ısıtarak sunan internet medyasında ise hiç kimse kendisini ağırlamadı. En büyük karartma da zaten orada. Kendi trolleri haricinde kimse haberini dahi yapmıyor. CHP'ye en uzak kesimlerden YRP'nin İBB Adayı Mehmet Altınöz bile Buğra Kavuncu'dan daha fazla yer buluyor.
Seçim günü kişisel olarak oyunu merak ettiğim birkaç il ve ilçe var ondan sonra ise İYİ Parti...
Kommentare