top of page

KÜRTAJ MESELESİNE KISA BİR BAKIŞ

Yazarın fotoğrafı: Zeynep KaradenizZeynep Karadeniz

Günümüzde de hala tartışma konusu olabilen kürtaj; yasal olmalı mı? Özgürlük ile bağdaştırılabilir mi? Yalnızca kadının veya erkeğin mi söz hakkı vardır? Kürtaj olmak mı olmamak mı vicdanen daha özgürce?

Kürtaj, hamilelikte tıbbi müdahale ile rahim içindeki ceninin alınmasıdır. Bu bazen istenmeyen bir hamilelikte, annenin hayatını riske attığında, bazen de tecavüz vakaları ile yapılabilen yasal bir olgudur. Ben biraz daha felsefi yaklaşarak, bu gibi 'zaruri durumlar olmaksızın' kürtajı tercih edenlerin savunma sebeplerini ve tercih etmeyenlerin nedenlerini biraz daha anlamak istiyorum.


Öncelikle bütün dünya devletlerinin kürtaja: Ensest ilişki sonucu gebe kalma hali, küçük yaştaki çocuğun gebeliği, tecavüz ve anneyi tehlikeye atan durumlarda sınır koymaması ve kürtajın yapılmasının önünü rahatlıkla açabiliyor olması gereklidir..


Mesela AB üyeleri içinde olan Malta, kürtaja zorunlu durumlar halinde bile izin vermiyor. Durum böyleyken ülke içinde çeşitli eylemler ve protestoların yapılması da kürtaj yasağının önüne geçmiş değil. Başta Malta olmak üzere, Nikaragua, El Salvador, Dominik Cumhuriyeti ve Vatikan'da da maalesef kürtaj yasallaşmamış durumda..

Yeni doğan bir bebeğin öldürülmesi ile anne karnındaki bir bebeğin öldürülmesi ortak bir görüşte kesişebiliyor. Fakat baktığımız zaman yasalar önünde suç oranı yüksek olan genellikle yeni doğmuş bebeğin öldürülmesidir. Anne karnındaki bebeğin öldürülmesinin yasallığında yalnızca belli başlı ülkelerde haftalık sınırlar vardır.


Yetişkin bir insanı öldürmenin de yanlış olduğunu vurguluyoruz, fakat anne karnındaki 'yetişkin olabilecek düzeyde' bir bebeği öldürmeyi rahatlıkla savunabiliyoruz. Peki suçu görünmüyor olması mı? Önünde kanlı canlı duran yeni doğmuş bir bebeği öldürmeyi kolay kolay kimse yeğleyemez herhalde..


Bazen de feministliği yanlış anlayan bazı kadınların da sanki bu durumda eşlerinin söz hakkı bulunamazmış gibi 'Benim bedenim benim kararım' cümlesi özelindeki kürtaj sloganlarına şahit oluyoruz. Bebeği dünyaya getirme eylemini gerçekleştirirken Hz. Meryem değilse eğer bu karar savunulabilir diyenlerin sözlerine de. Tek başına yaşarken ve kurulu düzenin varsa, bir gün akşam yemeğini hazırlarken damak tadına uygun olan yemeği seçersin ve yemeğine kimsenin karışmaya hakkı yoktur. Çünkü yemeği yapanda sensin, yiyecek olan da.


Dünya genelinde insanların hayat şekillerini oluşturan üç büyük dinlerden olan İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilik de kürtaj kararına neslin devamlılığını, insanın yaşama hakkının elinden alındığı gözü ile bakarak bu karara sıcak bakmamışlardır.


Bu yüzden kürtaj konusundaki ahlaki, etik, politik ve hukuki tartışmalar yüzyıllardır süregelip birçok farklı görüşün olması sebebiyle herhangi bir salt karara bağlanılmamıştır.

Ben de bu noktada her insanın zaruri durumlar olmaksızın yaşam haklarının bulunması gerektiğini savunuyorum, ebeveynlerin vicdanen kürtajı tercih etmesi veya etmemesi kendi alacakları bir karardır ve bu özgür kararın bir cinayet ile sonuçlanması aslında vicdanen pek de özgürce değil.

Comments


bottom of page