top of page
Yazarın fotoğrafıKevser Çalış

SENİN SUÇUN DEĞİL

Güncelleme tarihi: 2 Eki

Sahi benim suçum olabilir mi? ben miyim bunca mutsuzluğun sebebi? Kendimi bunları düşünürken o kadar çok buluyorum ki bunun için özel bir an olmasına gerek yok, günün herhangi bir anında herhangi bir yerinde öylece suçluluğumla baş başa kalıyorum.

Akşamüstü oturdum yine parkta bir banka, annelerinin kaydırak  merdiveninden düşmesin diye peşi sıra koşturduğu çocukları izlemeye daldım. Durum öyleydi ki her gördüğüm mutlu aile tablosunda yıllarca sancısını çektiğim bu boşluk çok tanıdıktı, her zaman olduğu gibi yine yanımdaydı. 13 yıl boyunca anlam veremediğim bu hisse bir karşılık bulmuştu psikoloğum ‘duygusal yoksunluk’ demişti. İlk defa duyuyordum bu cümleyi. Psikolojiyle alakalı çok kitap okurdum ama hiçbir yerde görmemiştim bu terimi. Bir an psikoloğumla konuştuklarım geldi aklıma.


-İlk dedi ilk nerede hissettin bu suçluluğu?


Düşündüm, Uzun uzun dalmıştım çocukların gülen gözlerine.

Onlar kadar çocuktum ben de, 11 yaşındaydım daha. amcamın arabasında, çorumdan annemin  yanından döndüğümüz anım belirdi zihnimde. Amcamın şoför koltuğunun hemen arkasında oturuyordum. Telefonu çaldı, arayan babamdı. Bir şeyler konuştular uzun uzun, benim aklımda kalan tek cümle babamın sinirle bağırmasıyla duyduğum ‘ben de istemiyorum o zaman’ demesiydi. Kalbim ağrıdı bir an, atılması gereken bir çöp torbasından bahsediyorlardı sanki. Anlamıştım ama ben, bizden bahsediyorlardı. Kardeşlerim ve benden. O an hissettiğim şey varlığıma dair hiçbir şeyin  öneminin olmamasıydı. Ben bir hiçtim, ne sevilmeye değer biriydim ne de birisini sevmeyi hak ediyordum. Sahiden benim suçum neydi? Bir hata aradım kendimde, kusurum neydi? beni sevmemeleri için ne kabahat işlemiştim? 13 yıl boyunca arkadaşımdı bütün bu duygular.  Her bir hatamda on misli kendimi suçlamalarım, onu öyle yapmasaydım keşkelerim yıllarca bırakmadılar peşimi. Daha o zamandan başlamıştı istenilmediğimi, ihmal edildiğimi hissedip düşündüğüm anlarda ağlama isteğim. Öyle susmuştum ki, boğazım düğüm düğüm tamamlamıştım bir şekilde yolu. Belki ağlayabilseydim o an, susmasaydım ya da öfkemi bastırmasaydım eğer, her boşluğumda ağlama isteğiyle dolmazdı içim. Gözlerim dolmuştu bile bunları düşünürken. Gördüğüm her sevgi dolu annede, şefkat dolu babada buruk bir tebessüm çöküyordu yüzüme.


-abla topu atar mısın diyen 4-5 yaşlarındaki çocuğun sesiyle zihnimdeki düşünceler dağıldı

Birkaç adımda topla aramdaki mesafeyi kapattım. Elime aldığım topu çocuklara atmak

adına yüksekten yolladım. Fazla yüksekten atmış olacaktım ki aramızdaki ağacın dalına takılmıştı.


Tedirginlikle baktığım çocukların kahkahaları beni bir nebze rahatlattı.

Yine aynı çocuk seslendi.


-boş ver abla senin suçun değil.


Gülümsedim. Rahatla, hiçbiri benim suçum değil.

Comments


bottom of page