top of page

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ESASİYETİ: YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Bir oluşumun oluş aşamalarını akademik saptarken bir diğer taraftan saptamaların kanıt değeri bazında adledilebirliği için kesinlikle yazı dili kullanılmalıdır.

Dolayısıyla şahane bir Türk Milliyetçiliği için harikulade bir Türk; şair-yazar denklemi gerekmektedir. Kâğıda dokunmayan tarih silinmeye ve yozlaşmaya mecburdur. Son tahlilde Hüseyin Nihal Atsız ve Ziya Gökalp gibi keskin kalemler ziyadesiyle Türk Milliyetçiliği ruhunu geçmişiyle ve yaşadıkları dönem hamuruyla birleştirerek; geçmişi, şimdileri bizler için geleceğe aktarmışlardır. Var olsunlar.

     

Bir yörede, alanda, bölgede fiziki yaşayan insan topluluğuna halk denir. Halklar, birliktelik esasiyetine bağlı kalarak hürriyetleri için yüzyıllar boyu kan dökerler ve kanları dökülür neticesinde bu tarihsel sürece eş değer bir tarih ve bu tarihi anlattıkları bir edebiyat alt yapıları meydana gelir, işte bu meydan ve meydana geliş süreçleri halkın bir kültür ortaya koymasına sebebiyet arz eder. Kültürü olan halka millet denir. İşte bu milletin ruhu olan kültürün milliyetçiliğine ise Atatürk Milliyetçiliği adı verilmektedir. Atatürkçülük yüz yıllar boyu bir arada yaşayan bu milletin kendi kültürüne sahip çıkmasıdır.

       

Türk Milliyetçiliği tarihsel esaslar bağlamında yüz yıllar boyunca vuku bulmaktadır. KahÇin baskıları kah bağımsızlık mücadeleleri başlıkları adı altında Türk Milletini Türk Milliyetçiliği bir ve zamanında diri tutmuştur. Türk Milliyetçiliğini anlamak için Türk’ün ana yurdu Orta Asya’dan başlamak gerekir. Çin baskısı altında ki bu baskının şiddetinin ana karakteri Çin’in devasa nüfusundan kaynaklıdır Türk’ler boylarını bir tutmak istemişlerdir. Bu bağımsızlık ve hürriyet mücadelesinde Türk boylarını bir araya ilk Metehan getirmiştir.  Türk Milliyetçiliği bazında ilk hükümdar Metehan ilk devlet Göktürk devletidir.

       

Türk Milliyetçiliği öyle bir tutkaldır ki bağımsızlık isteği ile ana yurdundan kopup kavimler göçünü başlatan bir milleti dağılmadan bir tutmuştur. Milliyetçilik yegâne gücünü bağımsızlık ve hürriyet isteğinden almaktadır.

       

Diğer Milletlerin milliyetçiliklerinden farklı olarak Türk’ler kendi devletlerinin Türk Devletleri arasında lider konumunda olmalarını istemişlerdi. Tarihin bir yanlışı Türk’leri islam mezhep çekişmelerinden dolayı savaşmış olarak gösterse de durum öyle değildir. Yıldırım- Timur, Yavuz- Şah İsmail sadece Türk birliğinde önder olmak için savaşmışlardır. Türklerin İslamiyet ile tanışmasından sonra özellikle Selçuklular döneminde haçlılarla yapılan Kudüs koruma savaşları bir Türk İslam milliyetçiliğini ortaya koymuştu. Kimileri buna Türk- İslam sentezi dese de bu Karahanlılardan günümüze bir sentez değil bilfiil bir Türk- İslam ülküsü olarak gelmiştir.

       

Osmanlı İmparatorluğu akabinde bağımsızlık için İslamcılık ve Osmanlıcılık denense de başarılı olamamış bu vatan Atatürk’ün tüm ulusu ırk gözetmeksizin Türk Milleti paydasında topladığı Kültür Milliyetçiliği ile kurulmuştur. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra Türk Milliyetçiliği yurtta etkisini azaltsa da Başbuğ Türkeş tekrardan Türk’ü özünü döndürerek Türk-İslam ülküsünü yurda anlatmıştır. Türk birliği sağlanmadan islam birliği düşünülemez. Turan Türk milletinin hürriyet anahtarıdır.

     

Unutulmamalıdır ki bir Türk’ün yegâne milliyetçiliği özünü yüz yıllardan beri hürriyeti ve bağımsızlığı isteğinden almaktadır, olay ölmek değil savaşarak ölmenin verdiği şerefe nail olamamaktır. Türk’ün son sözünü Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk söylemiştir: ‘’ Ya İstiklal Ya Ölüm!’’

Comentários


bottom of page