VARİLDE GEÇMİŞ BİR ÖMÜR: DİYOJEN
- Şeyma Deniz Gayretli
- 18 Kas 2023
- 2 dakikada okunur
Diyojen'in aşk anlayışı da ilginçtir. Aşkı tehlikeli bulur ve güzel bir kadının dünyadaki en kötü şey olduğunu düşünür. Aşkı, mutsuzluğun peşinden koşmak olarak tanımlar.

''Büyük İskender olmasaydım eğer, Diyojen olurdum.''
Antik Yunan filozofları arasında yer alan Diyojen, özgünlüğü, asi ruhu ve alışılmadık yaşam tarzı ile bilinir. M.Ö. 4. yüzyılda yaşayan bu düşünür, büyük bir figür olmuş ve hem felsefe dünyasını hem de toplumun normlarını sarsmıştır. Onun hikayesi ve öğretileri, tarihsel bir perspektiften bakıldığında hala büyük ilgi çekmektedir.
Diyojen, bugün olduğu gibi 2500 yıl önce de tuhaflıkların, anormalliklerin ve marjinal ruhların toplum tarafından kabul görmediği ve dışlandığı bir dönemde yaşamıştır. Ancak bu gerçekliği kabul etmeyerek insanların ve insanlığın en derin gerçeklerini görmek istemiştir. İşte bu noktada, Diyojen'in deli mi yoksa bilge mi olduğu sorusu gündeme gelir. Bu sorunun yanıtını ararken, Diyojen'in öğretilerine ve yaşam tarzına bakmak gereklidir.
Diyojen'in öğretileri, onun karakteri ve yaşam tarzıyla uyum içinde değerlendirildiğinde daha anlamlı hale gelir. Kendisi, toplumun dayattığı normları reddederken doğayla bütünleşmeyi tercih etmiş, kimsenin beklentilerini umursamadan kendi iç dünyasını keşfetmiştir. Diyojen'in bu özgürlükçü yaklaşımı, toplumun dayattığı otoriteye meydan okuyan bir duruşu yansıtır.
Diyojen'in aykırı yaşam tarzının altında yatan nedenlerden biri, ailesinin yaşadığı zorluklardır. Babası kuyumcu olarak tanınırken, bir gün kalpazanlık ve para tahribatı suçuyla suçlanarak Sinop'tan Atina'ya sürgün edilirler. Bu süreç, Diyojen'in yaşamında bir dönüm noktası olur. Köle olarak Atina'ya gelen Diyojen, medeniyetin dayattığı normlara ve lüks yaşama karşı çıkar. Dilencilikten çekinmeyen ve bunu bir hak olarak gören Diyojen, sahip olduğu her şeyden vazgeçer ve ömrünün sonuna kadar bir varilin içinde yaşamını sürdürür.
Diyojen'in Büyük İskender ile olan karşılaşması da ünlüdür. İskender, Diyojen'i ziyaret ettiğinde güneşlenen Diyojen'in önünü kapatır ve "Dile benden ne dilersen." der. Diyojen ise şu cevabı verir: "Gölge etme, başka ihsan istemem." Bu yanıt, Diyojen'in korkusuzluğunu ve dobralığını yansıtır. İskender bu cevap karşısında şaşkına döner ve "İskender olmasaydım, Diyojen olurdum." der. Diyojen, büyük komutanları bile etkilemeyi başarır.
Diyojen'in aşk anlayışı da ilginçtir. Aşkı tehlikeli bulur ve güzel bir kadının dünyadaki en kötü şey olduğunu düşünür. Aşkı, mutsuzluğun peşinden koşmak olarak tanımlar. Kendisi hakkında çıkan eşcinsellik iddiaları da vardır, ancak Diyojen'in tüm dünyevi şeyleri ve aşkı da reddettiği düşüncesiyle bu iddiaların çürüdüğü söylenebilir.
Diyojen'in en ünlü hikayelerinden biri, elinde bir fenerle gece sokaklarda dolaşırken "İnsan arıyorum!" demesidir. Bu hikaye, insanların içsel erdemlerini bulmaları gerektiğini vurgular. Diyojen, insanoğlunun fıtratının 2500 yıldır değişmediğini ve bazen insanların kendi içlerindeki gerçekleri arama isteğine sahip olduğunu ifade eder.
Sonuç olarak, Diyojen'in yaşamı ve öğretileri, hem antik Yunan döneminin hem de günümüzün düşünce dünyasına ışık tutan önemli bir figürdür. Onun aykırı yaşam tarzı, toplumun dayattığı normlara meydan okuyan bir duruşu temsil eder. Diyojen, insanların iç dünyalarını keşfetmeleri, kendi özgürlüklerini bulmaları ve toplumsal beklentilere karşı durmaları gerektiğini öğütler. Belki de hepimiz biraz Diyojenizdir.
Yorumlar